İstiklâl Marşı
Der İstiklâl Marşı (dt.: Freiheit- bzw. Unabhängigkeitsmarsch) ist seit dem 12. März 1921 die Nationalhymne der Republik Türkei und - seit ihrer Unabhängigkeitserklärung 1983 - der Türkischen Republik Nordzypern, sowie historisch der Republik Hatay. Der Verstext stammt von dem Dichter Mehmet Akif Ersoy, die Musik von Zeki Üngör. Vers und Musik des İstiklâl Marşı wurden in einem Wettbewerb ausgewählt.
Historie
Der Unabhängigkeitsmarsch wurde am 12. März 1921 zur Nationalhymne bestimmt. Zuvor hatte man in einem Wettbewerb nach der besten Lösung für den National-Marsch gesucht. Den Text schrieb der Dichter Mehmet Akif Ersoy. 24 Komponisten beteiligten sich an einem weiteren Wettbewerb zur Auswahl der Musik, in dem die Melodie von Ali Rıfat Çağatay gewann. Acht Jahre später änderte man sie, und singt die Hymne seither zu einer Komposition des Leiters des Symphonieorchesters des Präsidenten, Zeki Üngör. Nur die ersten beiden Strophen werden als Hymne gesungen.
Übersetzung
- Fürchte Dich nicht! Dieses in der Morgendämmerung wehende rote Banner kann nicht vergehen;
- Solange das allerletzte Herdfeuer in meiner Heimat noch brennt.
- Es ist der Stern meines Volkes, er wird leuchten;
- Mein ist es, allein meinem Volk gehört es.
- Verziehe, bitte, nicht dein Antlitz, du empfindsamer Halbmond!
- Lächle meiner heldenhaften Rasse zu! Warum diese Heftigkeit, warum dieser Zorn?
- Unser vergossenes Blut wird dir sonst nicht zu eigen werden.
- Unabhängigkeit, das ist das Anrecht meines an Recht/Gott glaubenden Volkes!
Originaltext auf Türkisch
- Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
- Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
- O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
- O benimdir, o benim milletimindir ancak.
- Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal
- Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet bu celal
- Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal,
- Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
- Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
- Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım;
- Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım;
- Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
- Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
- Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
- Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar.
- Medeniyyet!“ dediğin tek dişi kalmış canavar
- Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın!
- Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
- Doğacaktır sana va´dettiği günler hakk´ın;
- Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
- Bastığın yerleri „toprak“ diyerek geçme, tanı!
- Düşün, altında binlerce kefensiz yatanı.
- Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı;
- Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
- Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
- Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
- Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
- Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
- Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli;
- Değmesin mabedimin göğsüne na-mahrem eli!
- Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
- Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli
- O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım
- Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
- Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na´şım;
- O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
- Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal;
- Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal!
- Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
- Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
- Hakkıdır, hakk’a tapan milletimin istiklal!